Turkish - English
Definition of vapur in Turkish English dictionary
- ferry
Tom loaded the cars onto the ferryboat.
-Tom arabaları araba vapuruna yükledi.
- steamboat
- steamship, steamer
- slang person who's stinking drunk/who's three sheets in the wind
- steamer
The steamer is now out of sight.
-Vapur şimdi görünmüyor.
- (Askeri) steamship
- steamship, steamer, ferry, boat
- steam boat
- ship
Tom and Mary went on a cruise near Italy for their honeymoon, but the ship sank and Tom was drowned in his cabin.
-Tom ve Mary balayıları için İtalya yakınında vapurla seyahate çıktılar fakat gemi battı ve Tom kamarasında boğuldu.
- vapur dumanı
- (Botanik, Bitkibilim) ageratum
- vapur dumanı
- (Botanik, Bitkibilim) ageratum houstanianum
- vapur ortaklığı
- (Askeri) agent
- vapur bağlantılı tren
- boat train
- vapur iskelesi
- ferry
- vapur iskelesi
- gangboard
- vapur iskelesi
- jetty
- vapur iskelesi
- ferry bridge
- vapur sefer kazası
- (Askeri) shipping accident
- vapur tarifesi
- boat schedule
- vapur çarkı
- paddle wheel
- vapur çarkı
- paddlewheel
- buharlı vapur
- steamship
- ekspres vapur
- (Ticaret) fast boat
- hızlı vapur
- fast ferry
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of vapur in Turkish Turkish dictionary
- Su buharı gücüyle çalışan gemi: "Vapur sabaha kadar mal yüklüyor."- M. Ş. Esendal
- Su buharı gücüyle çalışan gemi
- bahire
- arabalı vapur
- Araba taşıyan vapur, araba vapuru