unterhalt

listen to the pronunciation of unterhalt
German - Turkish
{'untırhalt} r bakım; geçim
[der] bakım, geçim; nafaka
geçim
English - Turkish

Definition of unterhalt in English Turkish dictionary

alimony
nafaka
livelihood
{i} geçim

Çoğu kişi geçimleri için çalışmak zorunda. - Most people have to work for their livelihood.

living
{s} canlı

O, büyük babanın canlı görüntüsüdür. - It's the living image of your grandfather.

O bir canlı, dolayısıyla doğal olarak sıçıyor da. - It's a living being, so of course it shits.

livelihood
{i} rızk
livelihood
(Ticaret) maişet
living
yaşayarak

Ölüm hiçbir şeydir. Onun yerine yaşayarak başla - sadece daha zor değil fakat aynı zamanda daha uzundur. - Dying's nothing. Start instead by living - not only is it harder, but it's longer as well.

Ben Berlin'de bir Alman aile ile yaşayarak bir hafta geçirdim. - I spent a week in Berlin living with a German family.

living
dirimli
livelihood
geçinme
living
yaşayan

Londra'da yaşayan bir arkadaşım var. - I have a friend living in London.

Yaşayanların sayısı ölülerinkinden daha azdı. - The number of the living was smaller than that of the dead.

living
{s} yaşayanlara özgü
alimony
(isim) nafaka
livelihood
{i} geçim yolu
livelihood
{i} geçimini sağlama
livelihood
geçim vasıtası
living
tıpkı
living
{i} hayat

Tom hayatı yaşamaya değmezmiş gibi düşünüyor. - Tom started to feel like his life wasn't worth living.

Ölüm yaşamın zıttı değildir: biz ölümümüzü ölürken geçirmezken hayatımızı yaşarken geçiririz. - Dying is not the opposite of living: we spend our life living while we don't spend our death dying.