unsuitable, unpleasant, odious

listen to the pronunciation of unsuitable, unpleasant, odious
English - Turkish

Definition of unsuitable, unpleasant, odious in English Turkish dictionary

disagreeable
hoşa gitmeyen
disagreeable
tatsız

O, tatsız yaşlı bir adamdı. - He was a disagreeable old man.

Tom, yüzünde tatsız bir ifade, onların kapılardan acele ile girişini izledi. - Tom watched them hurry through the doors, a disagreeable expression on his face.

disagreeable
rahatsız edici

Bu şimdiye kadar gördüğüm en rahatsız edici şeylerden biridir. - This is one of the most disagreeable things I've ever seen.

Tom çok rahatsız edici bir kişi. - Tom is a very disagreeable person.

disagreeable
{s} kavgacı
disagreeable
{s} uygun olmayan
disagreeable
ters
disagreeable
{s} can sıkıcı
disagreeable
nahoş derecede
disagreeable
uyuşmaz/nahoş
disagreeable
nahoşluk
disagreeable
kavga eden
disagreeable
{s} huysuz

Tom huysuz yaşlı bir adam. - Tom is a disagreeable old man.

O çok huysuz bir adam. - He's a very disagreeable man.

disagreeable
disagreeableness uygunsuzluk
disagreeable
disagreeably terslikle
disagreeable
terslik
disagreeable
{s} hoş olmayan
English - English
{a} disagreeable
unsuitable, unpleasant, odious
Favorites