English - Turkish
Definition of unprotected from danger or injury; insufficiently defended in English Turkish dictionary
- vulnerable
- korunmasız
Sen hâlâ korunmasızsın.
-You're still vulnerable.
- vulnerable
- {s} zedelenebilir
- vulnerable
- {s} kolay incinir
Çocuklar çok kolay incinir.
-Children are so vulnerable.
biz hepimiz kolay inciniriz.
-We're all vulnerable.
- vulnerable
- {s} yaralanabilir
- vulnerable
- (Askeri) MÜDAFAASI ZOR, HÜCUMA MARUZ, HASSAS
- vulnerable
- {s} eğilimli
- vulnerable
- (Tıp) vulnerabl
- vulnerable
- (Askeri) hücuma maruz
- vulnerable
- saldırı veya tenkide açık
- vulnerable
- (Askeri) zedelenir
- vulnerable
- (Askeri) müdafaası zor
- vulnerable
- yatkın
- vulnerable
- zayıf
- vulnerable
- savunmasız
Şu anda savunmasızsın.
-You're vulnerable right now.
Tom savunmasız görünüyor.
-Tom looks vulnerable.
- vulnerable
- kolayca yaralanır
- vulnerable
- hassas
O, boşanmasından sonra çok hassastı.
-He was very vulnerable after his divorce.
Doğanın dengesi çok hassastır.
-The balance of nature is very vulnerable.
- vulnerable
- {s} saldırı veya tenkide açık/maruz olan
Related Terms
English - English
Definition of unprotected from danger or injury; insufficiently defended in English English dictionary
- vulnerable
unprotected from danger or injury; insufficiently defended
Hyphenation
un·pro·tec·ted from dan·ger or injury; in·suf·fi·cient·ly defendedPronunciation
Resimler
Favorites