Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

unlike, distinct, contrary, various

listen to the pronunciation of unlike, distinct, contrary, various
English - Turkish

Definition of unlike, distinct, contrary, various in English Turkish dictionary

different
başka

Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi? - Is this a different word or just another form of the same word?

Ben başka herkesten o kadar farklı mıyım? - Am I that much different from everyone else?

different
değişik

İspanyolcada, değişiklikleri ve dönüşümleri göstermek için birçok farklı ifadeler vardır. - In Spanish, there are many different expressions to indicate changes and transformations.

Tom değişik bir cevap verdi. - Tom gave a different answer.

different
farklı

Bu düşündüğümden farklı. - This is different from what I thought.

Farklı dillerde bir sürü cümle ekleyebilirim. - I can add many sentences in different languages.

different
başka türlü

Senin yaptığından başka türlü yapardım. - I would do it in a different way than you did.

different
{s} çeşitli

Çeşitli farklı yollardan onun evine gidebilirsin. - You can get to her house in a variety of different ways.

Birçok astronom çeşitli farklı teknikler kullanarak Hubble sabitini ölçmek için çok çalışıyor. - Many astronomers are working hard to measure the Hubble constant using a variety of different techniques.

different
{s} diğer

O diğer çocuklardan her zaman farklıydı. - He was always different from other children.

Tom diğer çocuklardan her zaman farklıydı. - Tom was always different from other children.

different
from veya to ile farklı
different
{s} (from) farklı, başka, ayrı
different
from veya than ile
different
differently başka şekilde
different
ayrışık
different
türlü türlü
different
ayrı

Tom ve Mary farklı kapılardan ayrıldı. - Tom and Mary left through different doors.

Öğretmenimiz ayrıca düğününün diğer insanlarınki ile aynı olmayacağını söyledi;biz nasıl farklı olacağını sorduk fakat o söylemedi. - Our teacher also said that her wedding wouldn't be the same as other people's; we asked how it would be different, but she didn't say.

English - English
{a} different
unlike, distinct, contrary, various
Favorites