uncomfortable, not feeling at ease, causing to not feel at ease

listen to the pronunciation of uncomfortable, not feeling at ease, causing to not feel at ease
English - Turkish

Definition of uncomfortable, not feeling at ease, causing to not feel at ease in English Turkish dictionary

uneasy
{s} huzursuz

Ben bütün gece üşüdüm ve huzursuz hissettim. - I felt cold and uneasy all night.

O hiç gözükmedi, bu onu huzursuz etti. - He did not appear at all, which made her very uneasy.

uneasy
tedirgin

Sami gerçekten tedirgin hissetti. - Sami felt really uneasy.

Tom hakkında biraz tedirgin hissediyorum. - I feel a little uneasy about Tom.

uneasy
rahatsız

Haber bizi rahatsız ediyor. - The news makes us uneasy.

Tom Mary ile o konu hakkında konuşurken rahatsızlık hissetti. - Tom felt uneasy talking to Mary about that matter.

uneasy
{s} tedirgin; huzursuz; endişeli, kaygılı
uneasy
endişelendirici
uneasy
kaygılandırıcı
uneasy
vesveseli
uneasy
endişeli
uneasy
{s} rahatsız eden
uneasy
endişe eden
uneasy
{s} sıkıntılı
uneasy
kuşku
uneasy
{s} zor
uneasy
{s} tutuk
uneasy
(sıfat) huzursuz, rahatsız, endişeli, tedirgin, rahatsız edici, endişe verici, sıkıntılı, zor, tutuk
uneasy
uneasilyrahatsızmış gibi
uneasy
{s} endişe verici

Endişe verici bir sessizlik vardı. - There was an uneasy silence.

English - English
{s} uneasy
uncomfortable, not feeling at ease, causing to not feel at ease
Favorites