Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
- He knows a lot about foreign affairs.
O tek-taraflı bir aşk ilişkisiydi.
- It was a one-sided love affair.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
- It was a very passionate love affair.
İşlerine karışmaya niyetim yok.
- I have no intention of meddling in your affairs.
Diğer insanların işlerine karışmaya hakkın yoktur.
- You have no right to interfere in other people's affairs.
Ben mesele ile ilgili değilim.
- I am not concerned with the affair.
Onun mesele ile ilgisi olmadığını anlıyor musun?
- Do you think she has nothing to do with the affair?
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
- It was a very passionate love affair.
Onlar olayı araştıracak.
- They are going to investigate the affair.
O, olaya karıştığını inkar etti.
- He denied having been involved in the affair.
Bu konu ile bir ilgim yok.
- I have nothing to do with the affair.
Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz.
- According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.
Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
- He knows a lot about foreign affairs.
Sami'nin online bir aşk ilişkisi vardı.
- Sami had a love affair online.
O aşk ilişkisi bir aile sırrıdır.
- That love affair is a family secret.
He used a hook-shaped affair with a long handle to unlock the car.
a difficult affair to manage.
an affair of love, i. e., an intrigue.
Tow and Jane had a long and complex affair but they never got married.