Human beings succeeded in flying into space.
- İnsanoğlu uzaya uçmayı başardı.
Do you ever dream about flying through the sky?
- Gökyüzünde uçmayı hiç hayal eder misin?
It takes eight hours to fly from Zurich to Boston, but only six for the return trip.
- Zürih'ten Boston'a uçmak sekiz saat sürer, ancak dönüş için sadece altı.
Human beings succeeded in flying into space.
- İnsanoğlu uzaya uçmayı başardı.
I'd like to take a 9:30 flight.
- 9:30 uçağı ile uçmak istiyorum.
If God had meant us to fly, he'd have given us wings.
- Tanrı uçmamızı isteseydi, bize kanat verirdi.
This bird's large wings enable it to fly very fast.
- Bu kuşun büyük kanatları onun çok hızlı uçmasını sağlar.
No bird soars too high if he soars with his own wings.
- Hiçbir kuş gereğinden çok yükseğe uçmaz, eğer ki kendi kanatlarıyla uçuyorsa.
The plane was on the point of taking off.
- Uçak kalkış noktasındaydı.
He uses a pencil with a fine point.
- O güzel uçlu bir kurşun kalem kullanır.
After tying up loose ends on the house, the carpenter gave the painter approval to begin work.
- Evde gevşek uçları sabitledikten sonra, marangoz ressamın işe başlaması için onay verdi.
Wash eggplants and cut their endings.
- Patlıcanları yıkayın ve onların uçlarını kesin.
Tom closed the door quietly and tiptoed into the room.
- Tom sessizce kapıyı kapattı ve parmak uçlarına basarak odaya girdi.
Tom tiptoed into the room.
- Tom parmak uçlarına basarak odaya girdi.
It would be dangerous to go too near the edge of the cliff.
- Uçurumun kenarına çok yaklaşmak tehlikeli olurdu.
Tom pushed Mary off the edge of the cliff.
- Tom Mary'yi uçurumun kenarından itti.
If I had wings to fly, I would have gone to save her.
- Uçmak için kanatlarım olsaydı, onu kurtarmaya giderdim.
It will cost 500 dollars to fly to Paris.
- Paris'e uçmak 500 dolara mal olacak.
The town is located in the extreme north of Japan.
- Kasaba Japonya'nın en uç kuzeyindedir.
Fadil went to extremes to cover up his greed.
- Fadıl açgözlülüğünü örtmek için uçlara gitti.
Our flying time tonight will be just under 6 hours, but I'll see if I can speed things up a bit.
- Bu gece uçuş saatimiz 6 saatin altında olacak, ancak bazı şeyleri biraz hızlandırabilip hızlandıramayacağımızı göreceğiz.
The plane rose sharply before leveling off as it left the coast.
- Uçak sahilden ayrılırken düz uçuşa geçmeden önce hızla yükseldi.
Words fly away, the written remains.
- Söz uçar, yazı kalır.
Bats usually fly in the dark.
- Yarasalar genelde karanlıkta uçar.
His Noodliness, the Flying Spaghetti Monster is the ultimate truth in the universe.
- Onun Noodliness'i, Uçan Spagetti Canavarı evrende nihai gerçektir.
Tom wanted a pencil with a softer lead.
- Tom daha yumuşak uçlu bir kurşun kalem istedi.
It was so quiet you could hear a pin drop.
- O kadar sessizdi ki sinek uçsa duyabilirdın.
You could hear a pin drop.
- Sinek uçsa duyabilirsin.
It takes eight hours to fly from Zurich to Boston, but only six for the return trip.
- Zürih'ten Boston'a uçmak sekiz saat sürer, ancak dönüş için sadece altı.
I'd like to take a 9:30 flight.
- 9:30 uçağı ile uçmak istiyorum.
A bat flying in the sky looks like a butterfly.
- Bir yarasa gökyüzünde bir kelebek gibi uçuyor.
She observed how butterflies fly.
- O, kelebeklerin nasıl uçtuğunu gözledi?
An airplane had flown over the mountain.
- Bir uçak dağ üzerinden uçtu.
If I go by air one more time, I'll have flown in an airplane five times.
- Ben bir kez daha hava yoluyla gidersem uçakta beş kez uçmuş olurum.
If it hadn't been for Lindbergh's luck and his knowledge of flying, he could never have succeeded in crossing the Atlantic.
- Lindbergh'in şansı ve uçuş bilgisi olmasaydı, Atlantiği geçmeyi asla başaramazdı.
We are flying to Los Angeles tomorrow.
- Yarın Los Angeles'a uçuyoruz.
This pigeon flew from San Francisco to New York.
- Bu güvercin San Francisco'dan New York'a uçtu.
Timuçin flew from Yozgat to Warszawa with Ryan Air.
- Timuçin, Yozgat'tan Varşova'ya Ryan Air ile uçtu.
The tail at the rear of the plane provides stability.
- Uçağın arkasındaki kuyruk denge sağlar.
The International Sun-Earth Explorer 3 (ISEE-3) spacecraft made the first ever direct cometary measurements on September 11, 1985 as it flew through the tail of Comet Giacobini-Zinner.
- Uluslararası Sun-Earth Explorer 3 uzay gemisi kuyruklu yıldız Giacobini-Zinner'in kuyruğu boyunca uçarken 11 Eylül 1985'te ilk doğrudan kuyruklu yıldız ölçümleri yaptı.
The town is located in the extreme north of Japan.
- Kasaba Japonya'nın en uç kuzeyindedir.
Wash eggplants and cut their endings.
- Patlıcanları yıkayın ve onların uçlarını kesin.
I wish I had wings to fly.
- Keşke uçmak için kanatlarım olsa.
If humans were meant to fly, they would have wings.
- İnsanlar uçmak için amaçlansalardı kanatları olurdu.