tura

listen to the pronunciation of tura
Turkish - English
head

Heads I win, tails you lose. - Turalar ben kazanırım, yazılar sen kaybedersin.

heads; skein
tur
tour

Stratford-on-Avon, where Shakespeare was born, is visited by many tourists every year. - Shakespeare'in doğduğu yer, Stratford-on-Avon, her yıl bir sürü turist tarafından ziyaret edilir.

What are the four major golf tournaments comparable to the ones in tennis? - Tenislerdekilerle karşılaştırılabilen dört büyük golf turnuvası hangileridir.

tura katılmak
rubber
tura katılmak
rubberneck
tur
{i} round

Tom certainly deserves a round of applause. - Tom kesinlikle bir tur alkış hak ediyor.

Iceland beat England in the round of 16. - İzlanda son16 turunda İngiltere'yi yendi.

tur
{i} lap

How many laps do you usually swim? - Genellikle kaç tur yüzersin?

Tom doesn't really enjoy swimming laps. - Tom yüzme turlarından gerçekten hoşlanmaz.

tur
itineration
tur
stroll
tur
excursion
tur
outing
tur
spin

Let's go for a spin around the park. - Park civarında şöyle bir tur atalım.

tur
walk
tur
drive

Why don't we take a drive round the island on this ox carriage? - Neden bu öküz arabasının üstünde bir ada turu yapmıyoruz?

We've reported the bus driver to the tour company. - Otobüs şoförünü tur şirketine bildirdik.

tur
cycle
tur
ride
tur
rev

Most of the revellers are tourists. - Eğlenenlerin çoğu turist.

In our city, tourists are an important source of revenue. - Şehrimizde turistler önemli bir gelir kaynağıdır.

tur
revolution
tur
circuit
tur
touring
tur
whorls
tur
tour of
tur
to tour
tur
lap of
tur
of lap
Yazı mı tura mı?
Heads or tails?
tur
tour, trip, outing; (yürüyerek) walk, stroll; (taşıtla) drive, spin; round, lap
tur
rounder
tur
round (in a contest)
tur
round (of voting), ballot
tur
orange

Tom was wearing an orange jumpsuit and his hands were cuffed in front of him. - Tom turuncu bir tulum giyiyordu ve elleri önünde kelepçeliydi.

Tom likes to wear brightly colored orange pants. - Tom parlak renkli turuncu pantolon giymeyi seviyor.

yazı mı, tura
Heads or tails?
yazı tura
toss-up, toss
yazı tura
toss up
yazı tura
pitch and toss
yazı tura atma
toss

I had to toss up between two of them. - Ben onların ikisi arasında yazı tura atmak zorunda kaldım.

yazı tura atmak
toss up

I had to toss up between two of them. - Ben onların ikisi arasında yazı tura atmak zorunda kaldım.

yazı tura atmak
to toss up
yazı tura için atmak
toss
English - English

Definition of tura in English English dictionary

tur
A species of wild goat, Capra caucasia, native to the western Caucasus

Then to Hanukkah's mild surprise a voice rose up and, with laconic precision, likened this rumored brother Alp to the secretion on the nether parts of a she-tur.

Cosimo Tura
or Cosmè Tura born 1430, Ferrara died 1495, Ferrara Italian painter. Court painter to the Este family at Ferrara, his early Renaissance style was influenced by Andrea Mantegna and Piero della Francesca. A master of allegory and decorative painting, he was the founder and first significant figure of the school of Ferrara. His work is characterized by a mannered, nervous, and wiry line, carefully rendered detail, and brilliant colour
tur
abbr Trunk Utilization Report
tur
name of an ancient Iranian hero, one of the three sons of Faridoon
tur
The urus
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Demet, bağ, paket. Bak: Turra
(Osmanlı Dönemi) (Aslı: Tuğra) t. Topuz gibi yapılmış mendil, kuşak gibi oyun âleti. Kös, davul, trampet gibi şeylere vurmaya mahsus ip veya çomak
(Osmanlı Dönemi) Kamçı, örme kırbaç
(Hukuk) Tuğra
Bazı oyunlarda, vurmak için kullanılan düğümlenmiş mendil
çatı altı
Ucu düğümlenmiş bir mendil aracılığı ile yanan veya yanılanların ebe tarafından cezalandırıldığı bir tür çocuk oyunu
çakal
Halat gibi örülmüş iplik çilesi
Ucu düğümlenmiş mendille oynanan oyun
Metal paranın resimli yüzü, tuğra
Kimi oyunlarda, vurmak için kullanılan düğümlenmiş mendil
Metal paranın resimli yanı
Dam, ahır
Madeni paranın resimli yüzü
TUR
(Osmanlı Dönemi) Had ve mikdar
TUR
(Hukuk) Devir,dolaşma;bir noktadan başlayarak belli yerleri gezip belli noktaya gelme;spor karşılaşmalarında kademe
TUR
(Osmanlı Dönemi) Dağ
tur
Bir sonuca ulaşıncaya kadar yapılan iş
tur
Kısa gezinti
tur
Başladığı noktada biten bir veya daha fazla yere önceden belirlenmiş bir programa göre yapılan seyahat
tur
Dolaşma, gezinti
tur
Dolaşma
tur
Dolaşma: "Yemekten sonra araba ile tura çıktık."- Y. K. Beyatlı
tur
Feridun'un üç oğlundan biri
tur
Antik iran'da bir kahraman
yazı tura
Havaya atılan bir metal paranın, düştüğünde, üstte kalacak tarafını önceden bilmeye dayanan şans oyunu
tura
Favorites