I didn't know your grandchildren lived in Boston.
- Torunlarının Boston'da yaşadığını bilmiyordum.
An old man sat surrounded by his grandchildren.
- Yaşlı bir adam etrafı torunlarıyla çevrili olarak oturdu.
He was a descendant of Julius Caesar.
- O, Julius Caesar'ın torunu.
We want to leave our descendants a clean and green earth.
- Torunlarımıza temiz ve yeşil bir dünya bırakmak istiyoruz.
He sat surrounded by his grandchildren.
- Torunları tarafından çevrilmiş şekilde oturdu.
The old man was accompanied by his grandchild.
- Yaşlı adama torunu tarafından eşlik edildi.
The old man is always accompanied by his grandson.
- Yaşlı adama her zaman torunu eşlik eder.
Hussein, the grandson of Prophet Mohammad, was martyred in Karbala in the year 680.
- Hz. Muhammed'in torunu Hz. Hüseyin 680 yılında Kerbela'da şehit edildi.
She searched for her granddaughter who had been taken away.
- O kaçırılan torununu aradı.
My granddaughter is listening to my wife.
- Torunum karımı dinliyor.
I didn't know your grandchildren lived in Boston.
- Torunlarının Boston'da yaşadığını bilmiyordum.
An old man sat surrounded by his grandchildren.
- Yaşlı bir adam etrafı torunlarıyla çevrili olarak oturdu.