Kızım bir piyano istiyor.
- Meine Tochter will ein Klavier.
Onların kızı hemşire.
- Ihre Tochter ist Krankenschwester.
Tom her zaman bir kız evlat istedi.
- Tom always wanted a daughter.
Kız evlat saçını fırçalar.
- The daughter brushes her hair.
Kız evlat saçını fırçalar.
- The daughter brushes her hair.
Tom her zaman bir kız evlat istedi.
- Tom always wanted a daughter.
Mary onun kızına bağırmakla ilgili kendini suçlu hissetti.
- Mary felt guilty about yelling at her daughter.
Kralın kızını kazanmalıyım! diye bağırdı ikisi de.
- I shall win the king's daughter! they both cried.
Sami'nin kendi kızı ile ensest ilişkisi vardı.
- Sami has had an incestuous relationship with his daughter.
Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Ben, Helen Cartwright'ın kızıyım.
- I'm Helen Cartwright's daughter.
We have two daughters.
- Wir haben zwei Töchter.
I can tell that you're a daughter who cares much for your parents.
- Ich kann sagen, dass du eine Tochter bist, die sehr für deine Eltern sorgt.