Soruna farklı bir bakış açısından bakalım.
 - Let's look at the problem from a different point of view.
Eğer bakışlar öldürebilse, ben zaten şimdiden ölmüş olurum.
 - If looks could kill, I'd be dead by now.
O kendini daha uzun göstermek için yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.
 - She wears high heels to make herself look taller.
Arkadaşım 18'indeymiş gibi göstermek için kimliğinde oynama yaptı.
 - My friend doctored his ID to make it look like he was 18.
Nereye gittiğimizi bilmek için bazen geriye bakmalıyız.
 - Sometimes we need to look back to know where we are going to.
Meg bile bana bakmadı.
 - Meg didn't even look at me.
Kim genç ve seksi görünmek istemez ki?
 - Who doesn't want to look young and sexy?
Tom aptal görünmek istemiyor.
 - Tom doesn't want to look foolish.
O bana baktı ve gülümsedi.
 - She looked at me and smiled.
Karlarla örtülü şu dağa bak.
 - Look at that mountain which is covered with snow.
Tom'a dikkat etmek zorunda kalacaksın.
 - You'll have to look out for Tom.
Tom'un çıkarlarına dikkat etmek zorundayım.
 - I have an obligation to look out for Tom's interests.
Hayır, teşekkürler. Sadece etrafa bakınıyorum.
 - No, thank you. I'm just looking around.
Sözlükte o sözcüğe bakın.
 - Look that word up in the dictionary.