Saçımı bukle yapmak çok zaman alıyor.
- Curling my hair takes a lot of time.
O, saçlarını bukleleli tutar.
- She keeps her hair in curls.
Önemli olan oyunda kazanmak değil, oyunun içinde yer almak.
- The important thing is not to win the game, but to take part in it.
Olimpiyat Oyunları'nda yer almak istiyorlar.
- They want to take part in the Olympic Games.
Yarışmaya katılacak mısınız?
- Are you going to take part in the contest?
Ben şahsen oyuna katılmak istiyorum.
- For myself, I would like to take part in the game.
Partiye katılmak istedim fakat yapamadım.
- I wanted to take part in the party but I couldn't.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Papua Yeni Gine'de yaşayan birçok Melanezyalının çok kıvırcık saçları vardır, değil mi?
- Most of the Melanesians living in Papua New Guinea have very curly hair, don't they?
Mary'nin kıvırcık siyah saçı var.
- Mary has curly dark hair.
I curl at my local club every weekend.