to strike with, or as with, a racket

listen to the pronunciation of to strike with, or as with, a racket
English - Turkish

Definition of to strike with, or as with, a racket in English Turkish dictionary

racket
{i} curcuna

Devam eden bütün bu curcunayla uyuyamıyorum. - I can't sleep with all this racket going on.

Onlar dün gece büyük bir curcuna yaptılar. - They made a big racket last night.

racket
tenis raketi

George'un tenis raketini nereden aldığını biliyor musunuz? - Do you know where George bought his tennis racket?

Tenis raketini sıkıca kavradı. - He gripped the tennis racket tightly.

racket
tehditle ya da kazıklayarak para kazanma
racket
{f} hayatın tadını çıkarmak
racket
para sızdırma düzeni
racket
{i} argo meslek, iş
racket
{f} gününü gün etmek
racket
{f} gürültü etmek
racket
{i} şantajla para alma
racket
dili haraççılık
racket
{i} şantaj

Dokuz FIFA yetkilisi tutuklandı ve şantaj ve rüşvet ile suçlandı. - Nine FIFA officials have been arrested and charged with racketeering and bribery.

racket
{i} velvele
racket
{i} gürültü

Bütün bu gürültü nedir? - What's all that racket?

Dün gece evimde bu tür bir gürültü vardı uyuyamadım. - There was such a racket at my house last night, I couldn't sleep.

racket
{i} k.dili. haraççılık
racket
{i} eğlence
racket
(isim) raket, kar raketi, kar ayakkabısı, şamata, curcuna, cümbüş, eğlence, gürültü, telaş, velvele, şantajla para alma, haraç, şantaj, dolandırıcılık, meslek [amer.], iş [amer.]
racket
{i} haraç
racket
şamatac
English - English
racket
to strike with, or as with, a racket
Favorites