Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

to set into action

listen to the pronunciation of to set into action
English - Turkish

Definition of to set into action in English Turkish dictionary

work
{f} iş yapmak

Tom biraz iş yapmak zorundaydı. - Tom had to do some work.

İyi bir iş yapmak istiyorsanız, uygun araçları kullanmalısınız. - If you want to do good work, you should use the proper tools.

work
{f} çalışmak

Saatlerce çalışmaktan yoruldum. - I felt tired from having worked for hours.

Ortak çıkarları için birlikte çalışmaktaydılar. - They had been working together for common interests.

work
{i} çalışma

Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim. - Before going to work in Paris I must freshen up on my French.

Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim. - Before going to work in Paris, I must brush up on my French.

work
yapıt

Şimdiye kadar Shakespeare'in üç tane yapıtını okudum. - I have read three of Shakspeare's works so far.

Darwin'in yapıtı her şeyi değiştirir. - Darwin's work changes everything.

work
kurmak
work
tahammür etmek
work
kamçılamak
work
sökmek
work
işte

O, işten önce kahve içer. - He drinks coffee before work.

Genellikle işten ne zaman ayrılırsın? - What time do you usually get off your work?

work
mutat
work
yaramak
work
{f} çalış

O çalışırken bir kaza yaptı. - While working, she had an accident.

O çalışırken bir kaza yaptı. - While working, he had an accident.

work
{f} mayalanmak
work
{f} koparmak (para)
work
{f} sızdırmak (para)
work
(fiil) çalışmak, çabalamak, iş yapmak, işlemek, işletmek; işe yaramak; başarılı olmak; etkili olmak; meşgul olmak; seğirmek; oynamak; mayalanmak; oynatmak; koparmak (para); sızdırmak (para)
work
{f} meşgul olmak
work
{i} işyeri

Tom işini seven mutlu bir adam ve işyeri hakkında iyi hissediyor. - Tom is a happy guy who likes his job and feels good about his workplace.

Tom işyerinde bir kazada yaralandı. - Tom got hurt in an accident at work.

work
{f} çabalamak
work
{f} çalışmak; (birini) çalıştırmak: He works hard. Çok çalışıyor. Don't work them too hard. Onları çok fazla çalıştırma
English - English
work

He worked the levers.

to set into action

    Hyphenation

    to SET in·to ac·tion

    Turkish pronunciation

    tı set întı äkşın

    Pronunciation

    /tə ˈset əntə ˈaksʜən/ /tə ˈsɛt ɪntə ˈækʃən/
Favorites