Devedikenden daha dikenli bir bitki yoktur.
 - There's no plant more prickly than a thistle.
Özgür irade sorunu din için bir dikenli bir bilmece.
 - The question of free will is a prickly conundrum to religion.
Nakış yaparken kendini bir iğne ile deldi.
 - She pricked herself with a needle while embroidering.
Baş parmağıma iğne batırdım.
 - I pricked my thumb with a needle.