Sana geri ödemek için bir yol bulacağım.
- I will find a way to repay you.
Hem Tom'un hem de Mary'nin epeyce arkadaşları var.
- Tom and Mary both have quite a few friends.
Onun epeyce rekoru var.
- He has quite a few records.
Sizinle tamamen aynı fikirde değilim.
- I don't quite agree with you.
Sizinle tamamen aynı fikirde değilim.
- I do not quite agree with you.
Saat 2.30'a kadar niçin işi bitirtmek zorunda olduğumuzu Tom gayet net açıkladı.
- Tom made it quite clear why we had to have the job finished by 2:30.
Ben gayet iyi hissediyorum.
- I'm feeling quite well.
Sana nasıl geri ödeme yapabiliriz?
- How can we ever repay you?
Keşke Tom'a geri ödeyebilmemin bir yolu olsa.
- I wish there was some way I could repay Tom.
O tasarımcının adını tam olarak anlamadım.
- I didn't quite catch the name of that designer.
Söylediğini tam olarak anlamıyorum.
- I don't quite understand what you are saying.
Büsbütün hayal kırıklığı, biz hayallerimizin yok olduğunu gördük.
- Quite frustrated, we saw our dreams disappear.
Bilgisayarlarla büsbütün evdedir.
- He is quite at home with computers.
Mademki Tom işsiz onun bir hayli boş zamanı var.
- Now that Tom is unemployed, he has quite a bit of free time.
Bir hayli öğrenci bugün yok.
- Quite a few students are absent today.
Borcumu ödemek zorundayım.
- I must repay the debt.
Keşke Tom'a geri ödeyebilmemin bir yolu olsa.
- I wish there was some way I could repay Tom.
Bu ödemek istediğim bir borç.
- That's a debt I want to repay.
Yakın gelecekte senin iyiliğini ödemek istiyorum.
- I would like to repay your kindness in the near future.