Onu kötü isimlerle isimlendirdi.
 - He called her bad names.
Onların isimleri Tom ve Ken'dir.
 - Their names are Tom and Ken.
Onların erkek çocuğunun adı John.
 - Their son's name is John.
Onun adı Tomoyuki Ogura.
 - His name is Tomoyuki Ogura.
Tom, Mary'yi düşünebildiği her kötü şöhretle seslendi.
 - Tom called Mary every bad name he could think of.
Şöhret bir isim etrafında toplanan tüm yanlış anlamaların toplamıdır.
 - Fame is the sum of all misunderstandings that gather around a name.
Bu bölgedeki tüm sokaklar ünlü kişilerin adını taşır.
 - All the streets in this area are named after famous people.
O, bize adını söylemek için isteksizdi.
 - He was unwilling to tell us his name.
Bana onun adını söylemek zorunda değilsin.
 - You don't have to tell me her name.
Pasaportta ismi olan kişi kelimelerle tanımlanıldı.
 - The person whose name was on the passport was described with words.