to propel by pushing with poles, to push with a pole

listen to the pronunciation of to propel by pushing with poles, to push with a pole
English - Turkish

Definition of to propel by pushing with poles, to push with a pole in English Turkish dictionary

pole
{i} direk

Uranüs, ekseninde çok fazla yana yatar öyle ki yan tarafı etrafında döner. Bu yüzden, kutupları bazen neredeyse direk güneşi işaret eder. - Uranus tilts over so far on its axis that it rotates on its side. Because of this, its poles are sometimes pointed almost directly at the Sun.

Bu direk oldukça dikey değil. - That pole is not quite vertical.

pole
{i} sırık

Sırıkla atlamacı, yedi feetten fazla atladı. - The pole vaulter jumped more than seven feet.

Brezilyalı atlet Thiago Da Silva, Olimpiyat sırıkla atlama altın madalyasını kazandı ve bir olimpiyat rekoru kırdı. - The Brazilian athlete Thiago Da Silva won the Olympic pole vault gold medal and set an Olympic record.

pole
{i}
pole
mıknatısın uçları
pole
sırıkla destekle
pole
ok
pole
ucay
pole
{i} beş metrelik uzunluk
pole
kutup,v.sırıkla destekle: n.direk
pole
iki vektörün kesiştiği sıfır noktası
pole
{i} bayrak direği
pole
{i} sırık, direk, kazık
pole
{i} coğr. kutup
pole
{i} gönder

Çocuklar Noel listelerini, Noel Baba okur umuduyla Kuzey Kutbu'na gönderdi. - The children sent their Christmas lists to the North Pole with the hope that Santa would read them.

pole
{i} karşıt uç
pole
positive pole müspet kutup
pole
{i} leh
pole
{i} zıt karekterli kimse
pole
sır

Sırıkla atlamacı, yedi feetten fazla atladı. - The pole vaulter jumped more than seven feet.

Brezilyalı atlet Thiago Da Silva, Olimpiyat sırıkla atlama altın madalyasını kazandı ve bir olimpiyat rekoru kırdı. - The Brazilian athlete Thiago Da Silva won the Olympic pole vault gold medal and set an Olympic record.

English - English
pole

Huck Finn poled that raft southward down the Mississippi because going northward against the current was too much work.

to propel by pushing with poles, to push with a pole
Favorites