Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

to produce, in bell ringing, a clam or clangor; to cause to clang

listen to the pronunciation of to produce, in bell ringing, a clam or clangor; to cause to clang
English - Turkish

Definition of to produce, in bell ringing, a clam or clangor; to cause to clang in English Turkish dictionary

clam
{i} midye

Deniz tarağı, midye ve istiridyelerin kabukları vardır. - Clams, mussels and oysters have shells.

clam
{f} yapış
clam
deniztarağı
clam
(up ile) gıkını çıkarmamak
clam
(argo) Amerikan doları
clam
tarak
clam
deniz tarağı pişirilip yenen bir piknik
clam
{i} şamatalı toplantı
clam
{i} istiridye

Tom bir istiridye kadar mutlu. - Tom is as happy as a clam.

Deniz tarağı, midye ve istiridyelerin kabukları vardır. - Clams, mussels and oysters have shells.

clam
susmak
clam
{i} neşeli parti
clam
sessiz ve içine kapanık kimse
clam
clamshell i tarak kabuğu
clam
çift çeneli kova
clam
(isim) istiridye, deniz tarağı; içine kapanık kimse; neşeli parti, şamatalı toplantı
clam
i., zool. tarak, deniz tarağı
clam
deniztarağı,v.yapış: n.midye
clam
gıkını çıkarmamak
clam
{i} deniz tarağı

Deniz tarağı, midye ve istiridyelerin kabukları vardır. - Clams, mussels and oysters have shells.

Tom bir kase deniz tarağı çorbası yedi. - Tom ate a bowl of clam chowder.

English - English
clam