Sunumumu hazırlamak zorundayım.
- I have to prepare my presentation.
Hazırlamak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
- I need a little more time to prepare.
Test için hazırlanmak zorundayım.
- I have to prepare for the test.
İngilizce test için hazırlanmak zorundayım.
- I have to prepare for the test in English.
Aşçı her gün farklı yemekler hazırlar.
- The cook prepares different dishes every day.
Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
- He prepared his speech very carefully.
Hazırlık yapmak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
- I need a little more time to prepare.
Onun için hazırlık yapmak zorundayız.
- We have to prepare for that.
Eğer benim tavsiyemi dinleseydin böyle bir çıkmaz içinde olmazdın.
- If you had followed my advice, you wouldn't be in such a fix now.
Kendimi korkunç bir çıkmazda buldum.
- I found myself in a terrible fix.
Hazırlık yapmak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
- I need a little more time to prepare.
Bunu yapmak için hazır değilim.
- I'm not prepared to do this.
Düzeltilmesi gereken bir şey gördün mü?
- Did you see anything that needs to be fixed?
She fixed dinner for the kids.
We prepared the spacecraft for takeoff.
... prepare before the disaster happens. ...
... Now, the final thing that I'm going to need to prepare is ...