O, yeni işinde heyecanlanıyor.
 - He's thrilled with his new job.
En heyecanlı anda herkes çok gergin görünüyordu.
 - In the most thrilling moment, everyone looked very tense.
Onlar onu sadece onun büyük heyecanı için yapıyor.
 - They do it just for the thrill of it.
Onun hikayesi beni korkudan titretti.
 - His story thrilled me with horror.
Ben kırsal korku gerilimini sevmiyorum.
 - I don't like rural horror thrillers.
Herkes onun hikayesi tarafından çok heyecanlandı.
 - Everybody was thrilled by his story.
Kedi akşam yemeği için balık aldığında sevinçten heyecanlandı.
 - My cat is thrilled with joy when she gets fish for dinner.