Meydan okumaktan zevk aldım.
 - I enjoyed the challenge.
Tom iyi bir meydan okumaktan hoşlanır.
 - Tom enjoys a good challenge.
Bu bir meydan okuma olur.
 - That would be a challenge.
Kaybedecek bir şeyi olmayan birine meydan okuma.
 - Don't challenge someone who has nothing to lose.
İki hamlede, Kasparov meydan okuyucu kontrol edecektir.
 - In two moves, Kasparov will check the challenger.
Tom bir meydan okuma ile karşı karşıya.
 - Tom is facing a challenge.
Tom benim itirazımı kabul etti.
 - Tom accepted my challenge.
Sami ona itiraz etmedi.
 - Sami didn't challenge that.