to move or drive at high speed

listen to the pronunciation of to move or drive at high speed
English - Turkish

Definition of to move or drive at high speed in English Turkish dictionary

race
yarışmak

Cidden benimle yarışmak istiyor musun? - Do you seriously want to race me?

race
yarış

Yüz elli kişi maraton yarışına girdi. - One hundred and fifty people entered the marathon race.

Arabayı yarışa sokma.Biz mümkün olduğu kadar onu uzağa götürteceğiz. - Don't race the car. We want to make it go as far as possible.

race
ırk

Dünyada birçok farklı ırk vardır. - There are many different races in the world.

Atom bombaları insan ırkı için bir tehlikedir. - Atomic bombs are a danger to the human race.

race
{i} familya
race
(aracı) hızlı sürmek
race
kök

İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler. - Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation.

race
kavim
race
{i} at yarışı

Hiç bir at yarışı görmeye gittin mi? - Have you ever gone to see a horse race?

O, dürbününü kullanarak at yarışını izledi. - He watched the horse race using his binoculars.

race
çok hızlı götürmek
race
{i} yuva (makine)
race
{i} mücâdele

O, kayak yarışlarında mücadele ediyor. - He competes in ski races.

race
hareket eden bir makina parçası yatağı
race
fazla hızlı işlemek ma-
race
{f} yarıştırmak
race
yuva
race
{i} sınıf
race
{f} (atı) dörtnala koşturmak; (aracı) hızlı sürmek. 4
race
{i} döl, nesil
English - English
race

Her heart was racing as she peered into the dimly lit room.

to move or drive at high speed

    Turkish pronunciation

    tı muv ır drayv ät hay spid

    Pronunciation

    /tə ˈmo͞ov ər ˈdrīv ˈat ˈhī ˈspēd/ /tə ˈmuːv ɜr ˈdraɪv ˈæt ˈhaɪ ˈspiːd/
Favorites