Ricardo galibiyet için 500 Amerikan doları aldı.
 - Ricardo got US$ 500 for winning.
Onların galibiyet serileri bittiği için art arda 10 oyun kaybettiler.
 - They have lost 10 games in a row since their winning streak ended.
Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder.
 - If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.
Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.
 - Winning the election was a great victory for the candidate's political party.
O takımın çok az, eğer varsa, kazanma şansı var.
 - That team has little, if any, chance of winning.
Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
 - To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
Böylece onun kalbini kazanmada başarılı oldu.
 - Thus he succeeded in winning her heart.
Her kazanan sonunda başarısız olur.
 - Every win fails eventually.
Sıra beyazda ve kazandı.
 - White to play and win.
Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder.
 - If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.
Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
 - To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.
 - Winning the election was a great victory for the candidate's political party.