to give; to furnish; to clothe

listen to the pronunciation of to give; to furnish; to clothe
English - Turkish

Definition of to give; to furnish; to clothe in English Turkish dictionary

invest
yatırım yapmak

O bizim şirketimizin altyapısına yatırım yapmak istiyor. - She wants to invest in our company's infrastructure.

Kimse benim ülkemde yatırım yapmak istemez. - Nobody wants to invest in my country.

invest
{f} yetki vermek
invest
{f} with (bir makama) getirmek
invest
{f} with sorumluluk, yetki
invest
para yatırmak
invest
yatırım yap

Yatırım yaptığımda riski göze aldım. - I took a risk when I made the investment.

Borsada yatırım yaparak bir vurgun yaptı. - He made a killing by investing in the stock market.

invest
güç

Yüksek tasarruf oranı Japonya'nın güçlü ekonomik büyümesi için bir faktör olarak kabul edilmektedir.Çünkü o bol yatırım sermayesi kullanılabilirliği anlamına gelmektedir. - A high savings rate is cited as one factor for Japan's strong economic growth because it means the availability of abundant investment capital.

invest
birini makamına oturtmak
invest
(Askeri) muhasara etmek
invest
yatırım

Borsa yatırımında çok para kaybetti. - He lost a lot of money in the stock investment.

Yatırım şimdi ona % 6 kazanç sağlıyor. - The investment now yields him 6%.

invest
(in ile) para yatırmak
invest
{f} sarmak
invest
invest in ileride gelir sağlamak için bir şeye para yatırmak
invest
{f} donatmak
invest
{f} in -e (para) yatırmak
invest
{f} giydirmek
invest
invest sar/yatır
invest
{f} kuşatmak
invest
{f} in (bir proje için) (para/emek/zaman) harcamak
English - English
invest
to give; to furnish; to clothe
Favorites