Çoğu insan bir şey hakkında çok tutkuludur.
 - Most people are very passionate about something.
Tom eğildi ve Mary'yi dudaklarından tutkulu bir şekilde öptü.
 - Tom leaned in and gave Mary a passionate kiss on the mouth.
Ben işim hakkında hırslıyım.
 - I'm passionate about my job.
Politika konusunda daima çok hırslı oldum.
 - I have always been very passionate about politics.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
 - It was a very passionate love affair.
Great pleasure mixt with pittifull regard, / That godly King and Queene did passionate .