to confer an honour or privilege upon (someone)

listen to the pronunciation of to confer an honour or privilege upon (someone)
English - Turkish

Definition of to confer an honour or privilege upon (someone) in English Turkish dictionary

honour
{i} şeref
honour
onur

Sizi evimde burada bulmanın beklenmedik onurunu neye borçluyum? - To what do I owe the unexpected honour of finding you here in my house?

Onurlu bir insan olmak için edepsizlik etmekten kaçınmalısın. - You must avoid misbehaving in order to be a honourable person.

honour
(Osmanlıca) ihtiram
honour
{f} şereflendir
honour
onur vermek
honour
(bono/çek/vb.) kabul edip ödemek
honour
saygı
honour
{i} saygınlık
honour
{i} misafir ağırlama
honour
{i} hürmet
honour
(isim) onur, şeref, özsaygı, haysiyet, izzetinefis, saygınlık, namus, övünç, hürmet, misafir ağırlama, büyük koz, golfte başlama vuruşu hakkı
honour
(fiil) saygı göstermek, onurlandırmak, şeref vermek, onur nişanı vermek, saymak, kabul etmek (çek)
honour
{i} golfte başlama vuruşu hakkı
honour
{f} saymak
honour
{f} onur ver
honour
{f} kabul etmek (çek)
honour
{i} övünç
honour
{f} şeref vermek
honour
i., f., İng., bak. honor
English - English
honour

The prince honoured me with an invitation to his birthday banquet.

to confer an honour or privilege upon (someone)
Favorites