Definition of to communicate, tell, or disclose (information, a message, etc.) in English Turkish dictionary
- discuss
- görüşmek
Gecikmeden sorunu görüşmek gereklidir.
-It's necessary to discuss the problem without delay.
Seninle bir şey görüşmek istiyorum.
-I'd like to discuss something with you.
- discuss
- tartışmak
Onu burada tartışmak istemiyorum.
-I prefer not to discuss it here.
Tom'un sorunlarını tartışmak için kimsesi yok.
-Tom doesn't have anyone to discuss his problems with.
- discuss
- {f} -den söz etmek, -i ele almak
- discuss
- {f} tadına varmak
- discuss
- söyleşmek
- discuss
- müzakeresi mümkün
- discuss
- konuşmacı
- discuss
- münakaşa etmek
- discuss
- discussible münakaşa edilebilir
- discuss
- konuşmak
Tom işini konuşmaktan hoşlanmaz.
-Tom doesn't like to discuss his work.
Dün bunu seninle konuşmak istedim ama sen dinlemek istiyor gibi görünmüyordun.
-I wanted to discuss this with you yesterday, but you didn't seem to want to listen.
- discuss
- ele almak
- discuss
- tartış
Ben tartışmaya katıldım.
-I took part in the discussion.
Bu sorun tartışılmaya değer.
-This problem is worth discussing.
- discuss
- {f} tadını çıkarmak
- discuss
- discussant bir toplantı veya seminere katılan kimse
Related Terms
Definition of to communicate, tell, or disclose (information, a message, etc.) in English English dictionary
- discuss
Pistol: Discuss unto me; art thou officer? Or art thou base, common and popular?.