O beni aradığında evden ayrılmak üzereydim.
 - I was about to leave my house when she rang me up.
Ancak Lucy evinden ayrılmak üzereydi.
 - However, Lucy is about to leave her home.
Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.
 - I want to leave these packages for a while.
Anahtarı arabada bırakmak senin dikkatsizliğindi.
 - It was careless of you to leave the key in the car.
Tom Mary'nin erken ayrılması için izin verdi.
 - Tom allowed Mary to leave early.
Tom izin için başvurdu.
 - Tom applied for a leave of absence.
Gitmek isteyen birini kalmaya zorlayamazsın. Eğer kalmak istersem, beni gitmeye zorlayabilirler mi?
 - You cannot force someone to stay if they want to leave. If I want to stay, can they force me to leave?
Geride kalmak yerine terk etmeyi seçtim.
 - I chose to leave instead of staying behind.
Ben yola çıkmak için hazır değildim.
 - I wasn't ready to leave.
Hemen yola çıkmak zorundayız.
 - We have to leave at once.
Vedalaşmadan gitmek istemedim.
 - I didn't want to leave without saying goodbye.
Vedalaşmadan gitmek istediğine emin misin?
 - Are you sure you want to leave without saying goodbye?