Tom galibiyet golünü attı.
 - Tom scored the winning goal.
Eder galibiyet golünü attı.
 - Eder scored the winning goal.
Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.
 - Winning the election was a great victory for the candidate's political party.
Tom zaferi şarapla kutluyor.
 - Tom was celebrating the victory with wine.
O takımın çok az, eğer varsa, kazanma şansı var.
 - That team has little, if any, chance of winning.
Bir ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplamadı.
 - He didn't jump high enough to win a prize.
Her kazanan sonunda başarısız olur.
 - Every win fails eventually.
Umarım ödülü kazanmayı başarırsınız.
 - I hope you will succeed in winning the prize.
Sıra beyazda ve kazandı.
 - White to play and win.
Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder.
 - If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.
Kazanmak önemli olan tek şey değildir.
 - Winning isn't the only thing that matters.
Saygın bir insan bulmak bir piyango kazanmaktan daha zor.
 - Finding a decent man is more difficult than winning a lottery.