Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.
- Tom was probably pondering something.
Tom onun sonraki hamlesini düşünüp taşındı.
- Tom pondered his next move.
Bunu düşünmek zorunda kalacağım.
- I'll have to ponder this one.
... So I'll weigh in with an answer after I think a bit ...
... Phones don't weigh very much, right? ...