English - Turkish
Definition of to-eat in English Turkish dictionary
- consume
- tüketmek
Japonya, çok fazla kâğıt tüketmektedir.
-Japan consumes a lot of paper.
- to eat
- yemek yemek
Tom köşedeki küçük yerin yemek yemek için iyi bir yer olabileceğini düşündü.
-Tom thought the little place on the corner might be a good place to eat.
Tom yemek yemek için dışarı çıkmamızı önerdi.
-Tom suggested that we go out to eat.
- consume
- {f} harcamak
- consume
- (fiil) tüketmek, harcamak, bitirmek, sarfetmek; yakıp kül etmek, ziyan etmek
- consume
- yiyip bitirmek
- consume
- {f} tüketmek, yoğaltmak, istihlak etmek
- consume
- {f} sarfetmek
- consume
- yutmak
- consume
- ziyan edilmek
- consume
- istihlâk etmek
- consume
- tüket
Tüm enerjimi tükettim.
-I consumed my whole energy.
Online alışveriş ve rezervasyonun büyümesi tüketiciler için hayatı oldukça iyileştirdi.
-The growth of online shopping and booking has greatly improved life for the consumers.
- consume
- consumed with jealousy kıskançlıktan deliye dönmüş
- consume
- yemek
- consume
- kül etmek
- to eat
- {k} tıkınmak
- consume
- {f} yakıp kül etmek
- consume
- {f} ziyan etmek
- consume
- yok etmek
- consume
- yemek/içmek
- consume
- yakmak
- to eat
- yenilir
- to eat
- yemek yedirmek
- to eat
- yemekte
Anne babam eve gelene kadar yemek yemekten kaçındım.
-I refused to eat until my parents came home.
Kasaba halkı kalın biftek yemekten hoşlanır.
-The townspeople like to eat thick steaks.
- to eat
- yedmek
Related Terms
to-eat
Resimler
Videos
... the bacteria in your gut, plants that you eat, animals that you enjoy or that provide ...
... So my definition of "health" meant, OK, so you eat well, ...
History
Favorites