Onlar cesedin Tom'a ait olup olmadığını anlamak için bir DNA karşılaştırması yaptılar.
- They did a DNA comparison to see if the body was Tom's.
Gerçekten karşılaştırma yok.
- There really is no comparison.
Seninkine kıyasla benim arabam küçük.
- In comparison with yours, my car is small.
Onunla kıyaslarsak, ben hâlâ daha büyüğüm.
- In comparison to him, I am still older.
Onun işi mukayese edilemez.
- His work is beyond comparison.
Düşünmek kıyaslamaktır.
- To think means to compare.
... So you can easily compare yourself to your peers ...
... compare driving with public transit on the map. ...