English - Turkish
Definition of time free from work or other demands and duties, free time; rest; recreation in English Turkish dictionary
- leisure
- boş vakit
Onlar tüm boş vakitlerinde ne yapıyorlar?
-What do they do with all their leisure time?
Ne kadar boş vakit bulursa o kadar mutlu olur.
-The more leisure he has, the happier he is.
- leisure
- {i} boş zaman
En meşgul insanlar en fazla boş zamana sahiptirler.
-The busiest people have the most leisure.
Onun spor için boş zamanı yok.
-He has no leisure for sport.
- leisure
- serbest
- leisure
- {i} uygun zaman
- leisure
- (Ticaret) aylaklık
- leisure
- işsiz
- leisure
- gündelik
- leisure
- boş zaman faaliyeti
- leisure
- serbestlik
- leisure
- {i} acelesi olmama
- leisure
- (Sosyoloji, Toplumbilim) boş zaman (faaliyeti)
- leisure
- rahat
Hayal sırasında, insanlar rahat bir hayatı hayal ettiler.
-During the bubble, people dreamt of a life of leisure.
- leisure
- boş
Lütfen boş vaktinde bu evrakları incele.
-Please look through these papers at your leisure.
Boş zamanımda Kanada geyiği avlarım.
-I hunt elk in my leisure-time.
Related Terms
English - English
Definition of time free from work or other demands and duties, free time; rest; recreation in English English dictionary
- {i} leisure
time free from work or other demands and duties, free time; rest; recreation
Hyphenation
time free from work or oth·er demands and duties, free time; rest; rec·re·a·tionPronunciation
Resimler
Favorites