Bir ölçüde seninle aynı fikirdeyim.
 - I agree with you to a certain extent.
Bir ölçüde Psikoloji öğrenimi yaptım.
 - I have studied Psychology to some extent.
Bir dereceye kadar bir kızak arabasını kontrol edebilirsiniz.
 - To some extent, you can control the car in a skid.
Söylenti bir dereceye kadar doğru.
 - The rumor is true to some extent.
Leyla'nın mektupları onun ırkçılığının boyutlarını ortaya çıkardı.
 - Layla's letters revealed the extent of her racism.
Dan, Linda'nın suç tarihinin boyutunu bilmiyor.
 - Dan doesn't know the extent of Linda's criminal history.
Söylediğini bir miktar kabul ediyorum.
 - I accept what you say to some extent.