Bir deri bir kemik açlıktan ölmüş bir kediydi.
 - It was a cat starved to skin and bones.
Kemikler buzda donmuş olarak kaldı.
 - The bones remained frozen in the ice.
Bu çok kılçıklı bir balık.
 - This fish has a lot of bones.
Çok kılçıklı balıkları sevmiyorum.
 - I don't like fish with lots of bones.