Öğretmen çocukları, yaramazlık ettiklerinde ya da çarpım tablolarını ezbere okuyamadıklarında döverdi.
 - The teacher caned the children if they misbehaved or were unable to recite their times tables.
Tom üç kez yıldırım tarafından çarpıldı.
 - Tom has been struck by lightning three times.
O zaman Japonya'da hiç demir yolu yoktu.
 - There were no railroads at that time in Japan.
Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
 - I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
Oda uzun süredir boş.
 - The room has been empty for a long time.
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
 - They have lived here for a long time.
Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.
 - Salt was a rare and costly commodity in ancient times.
O kale eski antik çağda inşa edilmiştir.
 - That castle was built in ancient times.
Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
 - Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
Dün akşam iyi bir vakit geçirdim.
 - I had a good time last evening.
Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
 - Some read books just to pass time.
Bir zaman makinen olduğunu hayal et.
 - Imagine that you had a time machine.
Let's synchronize our watches so we're not on different time.