the economic policy of controlling or limiting or curbing prices or wages etc

listen to the pronunciation of the economic policy of controlling or limiting or curbing prices or wages etc
English - Turkish

Definition of the economic policy of controlling or limiting or curbing prices or wages etc in English Turkish dictionary

control
{f} kontrol etmek

Tarifeleri blok olarak kontrol etmenin ülke ülke kontrol etmekten daha uygun olduğunu vurgulamak istiyorum. - I would like to stress that it is more convenient to control tariffs as a bloc rather than country by country.

El yıkama, bakterileri kontrol etmek için bir yoldur. - Hand washing is one way to control bacteria.

control
{f} denetlemek
control
kontrol

Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi? - You used a condom for birth control, right?

Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır. - Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.

control
hakim olmak
control
{f} kontrol et

Kendinizi kontrol etmelisiniz. - You must control yourself.

Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir. - Some things in life are beyond our ability to control.

control
(ç.) (uçak/vb.) kumanda donanımı
control
düzenlemek
control
yönetim

İnka İmparatorluğu yönetimi her şeyi kontrol etti. - The government of the Inca Empire controlled everything.

control
{i} hakimiyet
control
kumanda cihazları
control
(Tıp) Gözlem altında tutmak, kontrol etmek
control
(Askeri) (NATO) KONTROL YETKİSİ: Bir komutanın kendi komutası altında bulunanlardan başka birlik ve teşkillerin faaliyetleri üzerinde haiz olabileceği tam komuta yetkisinden daha az kısmi yetki. Bu yetki tamamen veya kısmen devredilebilir veya tahsis edilebilir
control
{f} denetle
control
{i} denetim

Gerçekten denetimde misin? - Are you really in control?

Her şeyim denetim altında. - I have everything under control.

control
{i} yönetim, idare, egemenlik, hâkimiyet
control
control group deney yapılan
control
{f} idare etmek

Kaderi idare etmek isteyen asla barış bulamaz. - He who seeks to control fate shall never find peace.

English - English
control
the economic policy of controlling or limiting or curbing prices or wages etc

    Hyphenation

    the e·co·no·mic pol·i·cy of con·trol·ling or lim·i·ting or curb·ing prices or wages etc

    Turkish pronunciation

    dhi ikınämîk pälısi ıv kıntrōlîng ır lîmıtîng ır kırbîng praysız ır weycız etsetırı

    Pronunciation

    /ᴛʜē ˌēkəˈnämək ˈpäləsē əv kənˈtrōləɴɢ ər ˈləmətəɴɢ ər ˈkərbəɴɢ ˈprīsəz ər ˈwāʤəz ˌetˈsetərə/ /ðiː ˌiːkəˈnɑːmɪk ˈpɑːləsiː əv kənˈtroʊlɪŋ ɜr ˈlɪmətɪŋ ɜr ˈkɜrbɪŋ ˈpraɪsəz ɜr ˈweɪʤəz ˌɛtˈsɛtɜrə/
Favorites