O, arazisini oğulları arasında dağıttı.
 - He distributed his land among his sons.
Tom oğullarını öldüren kaza için Mary'yi suçladı.
 - Tom blamed Mary for the accident that killed their son.
Karısı ona iki kızı ve bir erkek çocuk doğurdu
 - His wife bore him two daughters and a son.
Bir çocuk bir şarkıdan daha çabuk ne öğrenir?
 - What will a child learn sooner than a song?
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
 - You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
Küçük oğlum araba sürebiliyor.
 - My little son can drive a car.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
 - You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
Küçük oğlum araba sürebiliyor.
 - My little son can drive a car.
Bir erkek evlat babasına itaat etmeli.
 - A son must obey his father.
Tom bana onun için bir erkek evlat gibi olduğumu söyledi.
 - Tom told me I was like a son to him.