Yakında yaşamasına rağmen , onu nadiren görürüm.
 - Although she lives nearby, I rarely see her.
Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?
 - Excuse me, is there a toilet nearby?
Ambülansla hemen yakındaki hastaneye kaldırıldı.
 - He was rushed by ambulance to the nearby hospital.
Fırtına yüzünden yakındaki bir ahıra sığındık.
 - We took refuge from the storm in a nearby barn.