that which connects or joins together; bond; tie

listen to the pronunciation of that which connects or joins together; bond; tie
English - Turkish

Definition of that which connects or joins together; bond; tie in English Turkish dictionary

connection
bağ

O grupla bağlantıları kesmelisin. - You should cut off your connections with that group.

Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum. - Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes.

connection
{i} ilişki

Tom, doğa ile güçlü bir ilişkiye sahiptir. - Tom has a strong connection with nature.

Bizim özel bir ilişkimiz var. - We have a special connection.

connection
{i} bağıntı
connection
arkadaş
connection
mensubiyet
connection
birleştirme
connection
tanıdık
connection
(Dilbilim) bağımlılık
connection
müşteri
connection
{i} yakın

Bir takım yıldızındaki bireysel yıldızlar birbirlerine çok yakın görünebilir fakat aslında onlar uzayda büyük mesafelerle ayrılabilir ve birbirleriyle hiç gerçek bağlantısı yoktur. - The individual stars in a constellation may appear to be very close to each other, but in fact they can be separated by huge distances in space and have no real connection to each other at all.

Sami'nin suçlarla çok yakın bağlantıları vardı. - Sami had very close connections to the crimes.

connection
{i} ilgi

Tom'un öldürülmesiyle ilgili olarak iki adam tutuklandı. - Two men have been arrested in connection with Tom's murder.

Konuyla hiçbir ilgim yok. - I have no connection the matter.

connection
{i} alışveriş
connection
{i} aktarma
connection
{i} yakınlık
connection
{i} bağlama, birleştirme
connection
{i} dost
connection
bağlantı, bilgisayar ile bir bilgisayar ya da aygıtın ilişki kurması
English - English
connection
that which connects or joins together; bond; tie
Favorites