Mary is an imprudent young woman.
 - Mary tedbirsiz bir genç kadındır.
Tom opposed the measure.
 - Tom tedbire karşı çıktı.
Preventive measures are much more effective than the actual treatment.
 - Önleyici tedbirler gerçek tedaviden çok daha etkilidir.
We'll take every precaution.
 - Her tedbiri alacağız.
Every precaution has been taken.
 - Her türlü tedbir alındı.
I appreciate your discretion.
 - Tedbirini takdir ediyorum.
Fire cannot be prevented by half measures.
 - Yangın yetersiz tedbirlerle önlenemez.
Preventive measures are much more effective than the actual treatment.
 - Önleyici tedbirler gerçek tedaviden çok daha etkilidir.
We have to take steps to prevent air pollution.
 - Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.
I would have to take precautionary steps to keep him out.
 - Onu içeriye sokmamak için, ihtiyati tedbirler almak zorunda kaldım.
Herhangi bir önlem almadım.
 - Herhangi bir tedbir almadım.
Kongre önlemi onaylamadı.
 - Kongre tedbiri tasdik etmedi.