Yalın bir İngilizce ile konuşma yaptı.
 - He made a speech in plain English.
Düz İngilizce ile yazmaya çalış.
 - Try to write in plain English.
Ben sadece düz eski bir ofis çalışanıyım.
 - I'm just a plain old office worker.
Sadece beyaz kağıt yeterli.
 - Plain white paper will do.
Ben sadece düz bir ofis çalışanıyım.
 - I'm just a plain office worker.
Nehir düzlükte menderesler çiziyor.
 - The river meanders across the plain.