English - Turkish
Definition of tav' in English Turkish dictionary
- tav çukuru
- (Mühendislik) Soaking pit, reheating pit
- TAV
- (Askeri) toplam varlık imkanı (total asset visibility)
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of tav' in Turkish Turkish dictionary
- (Osmanlı Dönemi) Mer'anın genişliğinden dolayı davarın her tarafta otlamasının mümkün olması
- (Osmanlı Dönemi) İsteyerek uymak. Bir şeyi istekle yapmak. Muti' olmak
- TAV'İD
- (Osmanlı Dönemi) Korkutmak
- TAV'İZ
- (Osmanlı Dönemi) Korkutmak
- TAV'AN
- (Osmanlı Dönemi) İsteyerek. Zorlanmadan. Kendi isteğiyle
- TAV'AN
- (Hukuk) Zorlanmadan, isteyerek
- TAV'AN EV KERHEN
- (Osmanlı Dönemi) İster istemez. İsteyerek olsun yahut istemiyerek olsun
- TAV'Î
- (Osmanlı Dönemi) Kendiliğinden. İçinden
- TAV'İR
- (Osmanlı Dönemi) İri ve kaba yapmak
- TAV'İZ
- (Osmanlı Dönemi) Söz vermek, va'detmek
- tav
- Hayvanda semizlik
- tav
- İşlenecek bir nesnede bulunması gereken ısının, nemin yeterli olması durumu
- tav
- Semizlik
- tav
- En uygun durum ve zaman
- tav
- işlenecek bir nesnede bulunması gereken en uygun ısı
- tav
- En uygun durum ve zaman: "Demir tavında dövülür."- Atasözü
- ala tav
- Az tavlı, yarı yaş yarı kuru olan (toprak)
Related Terms
English - English
Definition of tav' in English English dictionary
- tav
- The twentysecond letter of the Hebrew alphabet, ת
- tav
- The 23rd letter of the Hebrew alphabet. See table at alphabet
Related Terms
Turkish - English
Definition of tav' in Turkish English dictionary
- tav vermek
- anneal
- tav
- correct heat
- tav
- annealing, anneal (of steel or glass)
- tav
- the degree of dampness and heat in the soil necessary for healthy plant growth
- tav
- good finish, proper degree of fatness (of an animal)
- tav
- opportune time; favorable state or condition
- tav
- temper, annealing; opportune moment, right time
- tav
- the exact degree of heat or dampness (required for the manipulation of a material)
- tav
- slang trick, deception
- tav
- temper
- tav olmak
- slang to fall for (someone's) trick, be duped by (someone's) trick: O bize tav oldu. He fell for our trick
- tav vermek
- to anneal, to dampen
- tav vermek
- 1. to dampen (clothes, paper, tobacco) (before ironing, etc.): Ütülenecek çamaşıra tav verdi. She dampened the clothes which were to be ironed. 2. to anneal (steel, glass)
- av avlanmış, tav tavlanmış
- (Konuşma Dili) It is finished and done./What has happened has happened
- mıknatıslı tav
- magnetic annealing