tatminsiz

listen to the pronunciation of tatminsiz
Turkish - English
{s} dissatisfied

Are you dissatisfied with our decision? - Kararımızdan tatminsiz misiniz?

I was quite dissatisfied. - Oldukça tatminsizdim.

unsatisfied

I remained extremely unsatisfied. - Son derece tatminsiz kaldım.

malcontent
tatmin
satisfaction

I trust the room will be to your satisfaction. - Odanın sizi tatmin edeceğine güveniyorum.

I only did it for your satisfaction. - Ben sadece senin tatminin için yaptım.

tatmin
reassurance
tatmin
satisfaction; reassurance
tatmin
content

You may content yourself with what we have. - Bizim sahip olduğumuzla kendini tatmin edebilirsin.

No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction. - Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.

Turkish - Turkish
Tatmin olmayan: "Meydan tatminsizlerin tatmin arayışlarına mı kalırdı?"- T. Buğra
Tatmin olmayan
TATMİN
(Osmanlı Dönemi) İkna etmek. Kandırmak
TATMİN
(Osmanlı Dönemi) İnsanın kalbini emin etmek. Rahatlandırmak
tatmin
İstenen bir şeyin gerçekleşmesini sağlama, gönül doygunluğuna erme, doyum; doyurma
tatmin
Doygunluk
tatmin
Cinsel isteklerini giderme
tatmin
İstenen bir şeyin gerçekleşmesini sağlama, gönül doygunluğuna erme, doyum
tatmin
(Osmanlı Dönemi) iknâ etmek, doyurma, ihtiyacını karşılama
tatminsiz
Favorites