I don't have to wear glasses any more.
 - Artık gözlük takmak zorunda değilim.
It's best to wear a cap on your head during the cold Moscow winters.
 - Soğuk Moskova kışlarında kendi başına şapka takmak en iyisidir.
We always had to put on a safety belt in case we had an accident.
 - Kaza geçirme ihtimaline karşın biz her zaman bir emniyet kemeri takmak zorundaydık.
Tom took out his false teeth.
 - Tom takma dişlerini çıkardı.
The politician claimed that he wore neither a wig nor false teeth.
 - Politikacı ne peruk ne de takma diş taktığını iddia etti.
Betty is just a pseudonym.
 - Betty sadece bir takma addır.
Writers often use a pseudonym.
 - Yazarlar genellikle bir takma ad kullanır.
You always like to trip me up, don't you?
 - Bana çelme takmak her zaman hoşuna gidiyor, değil mi?
Knock yourself out, Tom.
 - Kafana göre takıl, Tom.
This is my tackle box.
 - Bu benim takım sandığım.
That tackle box looks a lot like mine.
 - O takım çantası benimkine çok benziyor.
Her friends had to padlock the freezer to prevent her from eating ice cream.
 - Arkadaşları onun dondurma yemesini engellemek için buzluğa asma kilit takmak zorunda kaldılar.
Tom traveled under an assumed name.
 - Tom takma bir isim altında seyahat etti.
These are my grandmother's artificial teeth.
 - O, anneannemin takma dişidir.
Tom traveled under an assumed name.
 - Tom takma bir isim altında seyahat etti.