The bathroom sink is plugged.
- Banyo lavabosu tıkalı.
We must find something to plug up this hole.
- Bu deliği tıkamak için bir şey bulmalıyız.
I was told my tear duct was blocked.
- Bana gözyaşı kanalımın tıkandığı söylenildi.
The street was blocked by a huge truck.
- Sokak büyük bir kamyon tarafından tıkanmıştı.
I thought I was going to suffocate on that train, which was absolutely packed.
- Tıka basa dolu olan o trende havasızlıktan öleceğimi düşündüm.
The restaurant is always packed.
- Restoran her zaman tıka basa doludur.