We must find something to plug up this hole.
- Bu deliği tıkamak için bir şey bulmalıyız.
The bathroom sink is plugged.
- Banyo lavabosu tıkalı.
I was told my tear duct was blocked.
- Bana gözyaşı kanalımın tıkandığı söylenildi.
Not only my nose is blocked but also my temperature is high.
- Sadece burnum tıkanmadı fakat aynı zamanda ateşim yüksek.
The stadium was packed with excited spectators.
- Stadyum heyecanlı seyirciyle tıka basa doluydu.
I thought I was going to suffocate on that train, which was absolutely packed.
- Tıka basa dolu olan o trende havasızlıktan öleceğimi düşündüm.