Saklanan zemin köpek balıklarından biri onu uyluğun üst kısmından hızla yakalamadan önce o birkaç yardadan daha fazla yüzmemişti.
- He had not swum more than a few yards before one of the skulking ground sharks had him fast by the upper part of the thigh.
O, İngiliz Kanalında yüzmüş tek Amerikalı.
- He is the only American to have swum the English Channel.
Okyanusta yüzmek benim en büyük zevkimdir.
- To swim in the ocean is my greatest pleasure.
O yüzmek için denize gitti.
- He went to sea to swim.
Yüzme havuzlarında, su sürekli olarak filtrelerden pompalanır.
- In swimming pools, water is continuously pumped through a filter.
John yüzme kulübündedir.
- John is in the swimming club.
O, çocukların havuzda yüzüşünü izledi.
- She watched the children swimming in the pool.
O, çocukların yüzüşünü izledi.
- He watched the boys swimming.
Yüzmeyi kaymaya tercih ederim.
- I prefer swimming to skiing.
Ne zaman burada yüzebilirim?
- When can I swim here?
Yüzerek geçmek imkânsız. Nehir çok geniş.
- It's impossible to cross the river by swimming. It's too wide!
O nehri yüzerek geçmek istedi ama başarısız oldu.
- He wanted to swim across the river, but he failed.
I'm going for a swim.
Sink or swim.